1 Mart 2016 Salı

Kıbrıs Tatili Nasıl Geçirilir? Lefkoşa- Mağusa

2.Gün- Dinlenme

Tatilimizin 2. gününü otelde geçirmeyi tercih ettik. Tüm günü  deniz, havuz, güneşlenmeye ayırdık.

Yoğun çalışma temposundan sonra ilaç gibiydi dinlenmek....

Akşam yemeğinden sonra Girne kalesini gezip, Girne merkezde bir şeyler içtik.  Bir de alışveriş yaptık:)

3.Gün - Lefkoşa- Mağusa


ETS'nin bir günlük Lefkoşa- Mağusa turu için  rezervasyonumuzu yaptırmıştık. Sabah kahvaltısından sonra başlayan program oldukça keyifli geçti. Akşam nasıl oldu anlamadım. Kıbrıs'lı kokartlı rehberimiz tatlı şivesi ve tüm sıcak kanlılığı ile bizi hem bilgiye hem gülmeye boğdu:)

Lefkoşa

Turun ilk durağı Kıbrıs'ın başkenti Lefkoşa oldu.  Şehir merkezini, cumhurbaşkanlığı köşkünü, Rauf Denktaş Müzesi'ni araç ile gezdikten sonra Barbarlık Müzesi'ne  geldik.

Barbarlık Müzesi: 1963 başlayan baskınlarda; EOKA çetesinin  Binbaşı Nihat İlhan'ın evini basmış ve ailesi ve evde bulunan komşuları kurşuna dizmiş. Nihat İlhan'ın eşi, çocukları ile evin banyosuna saklansa da küvetin içinde 3 çocuğu ile birlikte kurşuna dizilerek öldürülmüş. Yaşanan vahşetin ardından, ev  3 yıl sonra müze haline getirilmiş ve ziyarete açılmış.

Evin banyo duvarlarında anne ve çocuklarının vücutlarından kopan et ve beyin parçaları ile kanlı kıyafetleri sergilenmektedir.

evin diğer odalarında o dönemde çetelerin saldırılarında ölenlerin ve bölgenin foto

Yeşil Hat:1964 'de  Birleşmiş Milletler tarafından, Kuzey  ve Güney Kıbrısı ayıran, Yeşil Hat bölgesine doğru yola çıktık. Bölge BM tarafından korunmakta. İki ülke arasındaki sınırlar 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile netleşmiştir. Yeşil Hat tampon bölgede; kullanmayan binalar, iş yerleri ve evler bulunmakta. Bazı evlerde savaş döneminden kalma barikat ve kurşun izleri görülmekte.


Bugün, yeşil hat bölgesi BM askerleri tarafından korunmakta ve bölgede BM ait bir karargah aktif olarak kullanılmakta.



Mağusa

İlk durağımız St. Barnabas  Arkeoloji ve Ikon Müzesi oldu. Rehberimizin masalsı anlatımı ile özellikle Ikon Müzesi oldukça keyifliydi

St. Barnabas  Arkeoloji ve Ikon MüzesiSalamis'te doğmuş Yahudi bir ailenin oğlu olan, St. Barnabas, Kudüs'te eğitim gördükten sonra Kıbrıs'a döner ve Hıristiyanlığı yaymak için 45 yılında St. Paul ile çalışmaya başlar. Bu faaliyetlerden dolayı vatandaşları tarafından öldürülüp, cesedi denize atılmak üzere bir bataklığa saklanır. St. Barnabas'ın öğrencileri olayları izleyip, cesedi Salamis'in batısında bir yeraltı mağarasına gömerler ve göğsüne de St.Mathews'un yaptığı incilin kopyasını koyarlar. Cesedin yeri bilinmediğinden uzun yıllar gizli kalır. 432 yıl sonra piskopos Anthemios, mezarı rüyasında gördüğünü söyleyerek, açılmasını ister. Mezar açıldığında St. Mathews incili dolayısıyla, St. Barnabas teşhis edilmiş olur. Bu keşif sonrasında Piskopos, İstanbul'a giderek İmparator Zeno'yu bilgilendirir ve Kıbrıs kilisesinin özerkliğini kazanır. İmparator, gömütün bulunduğu yerde bir manastır inşa edilmesi için bağışta bulunur. Manastır 477'de inşa edilir. Manastır bir kilise, avlu ve avlunun üç yanında bir zamanlar papazların yaşadığı odalardan meydana gelmiştir. St. Barnabas kilisesinde çoğunluğu 18. yy'dan kalma zengin bir ikon koleksiyonu bulunmaktadır. Manastırın avlusunda bulunan bazalt değirmen Enkomi yerleşim bölgesinden, diğer sütun ve taşlar ise Salamis'ten gelmiştir. Papazların yaşamlarını sürdürdüğü odalar ise restore edilerek bir Arkeoloji müzesi haline getirilmiştir. Bölgenin en geniş müzesinde, Kıbrıs'ın Neolitik Döneminden Roma Dönemine dek geniş bir çizgideki tarihsel sürece ait çeşitli eserleri görebilmek mümkün.


Arkeoloji Müzesinden...
Savaşa giden eşlerinin ardından göz yaşlarını biriktiren kadınların; göz yaşı şişeleri (aşağıdaki fotoğraf)    Ne romatik:))

Tarihte ilk biberon örneği aşağıda ortada yer alıyor. Anne göğsünden alınan süt, küçük ağızla bebeğe verilebiliyormuş.

St. Barnabas'tan sonra öğle yemeği ve 2 saat yüzme molası verip, Mağusa' nın serin sularına attık kendimizi...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder