1 Mart 2016 Salı

Kıbrıs Tatili Nasıl Geçirilir? - Girne 2


4. Gün

Adadaki 4. günümüzü deniz ve güneşin tadını çıkararak geçirdikten sonra öğleden sonramızı Girne - Güzelyurt yolun üzerindeki Mavi Köşkü gezmek için ayırdık.


Mavi Köşk:  1957 yılında İtalyan asıllı Rum avukat  Paulo Paolides tarafından yapılmış. Kıbrıs doğumlu avukat Paolides, Ortadoğunun en büyük silah tüccarıdır. Aynı zamanda dönemin Kıbrıs Cumhurbaşkanı baş piskopos Makarios'un da avukatıdır. Avukatlığı silah tüccarlığını gizlemek için kullanmış, Adadan silah ticaretini yönetebilmek için, köşkünü kimsenin dışarıdan göremeyeceği adanın her yanına hakim bir mevkiye yaptırmış. Böylece köşkü silah dağıtım noktası olarak kullanabilmiş.Sanat düşkünü Paolides, köşkünde  Sophia Loren gibi dönemin ünlülerini ağırlamış. 

Paolides mafya tarafından öldürülmüş. Kıbrıs Barış Harekatı' ndan sonra köşk Türk Silahlı Kuvvetlerinin himayesine alınmış. Köşk askerler eşliğinde müze olarak gezdirilmekte. Evin bir çok kısmında fotoğraf çekimi ne yazık ki yasak:(( Çekebildiğim kadarı ile Mavi Köşk...


Köşk iki katlı ve 16 odadan oluşuyor. Her odası ayrı renklerde ( kırmızı, yeşil, mavi, sarı,...) döşenmiş ve renklerine göre anılmakta. 

Mafya toplantılarını yapıp, misafirlerini ağırladığı odada; kendisi arkadan gelebilecek bir saldırıyı önlemek için, arkadaki tek kişilik masadan toplantılara katılırmış. Toplantı odasında yer alan perde ısı ve sesi yalıtmak için 5 kat özel elyaf kumaşlarla dokunmuş. 


Paolides'in yatak odasında bulunan camlardan sabah doğan güneşi, akşam batan güneşi izlediği söyleniyor.


Evin alt katında ise taverna yer almakta. Evde konaklayan misafirler konakladıkları odanın rengine göre, tavernadaki masalarına oturuyormuş. Tavernada kuzu çevirme için özel bir bölüm, şarap fıçıları ve müzisyenlere ayrılan bir bölüm mevcut.

Tavernanın hemen yanındaki salonda, içki içilip, dans edilen bir bar mevcut. Barın duvarları Paolides'in yakın arkadaşlarının burç figürlerini taşımakta.

Tavernanın bahçesinde, aslan şeklindeki çeşmeden şarap içildiği söyleniyor.

Yapıldığı dönem için oldukça lüks olan bu köşkte, buzdolabı  etkisini yakalamak için, aynaların ışık kırma etkisinden yararlanılarak buzdolabı etkisi yaratılan dolap bulunmakta. ( alttaki fotoğrafta sol alkada yer alıyor) Bukalemun derili dolap ise, ısı yalıtımı için el işçiliği ile yapılmış. Zigon sephaların her biri ise, 4 mevsimi temsil eden, resimler taşımakta.
Giriş katındaki salonun ortasında Sophia Loren'in süt banyosu yaptığı büyük havuz yer alıyor.
Evin her köşesinde çok değerli biblo ve tablolar yer alıyor.

Çocukları çok seven Paolides, çocuk odası için  raylı sistem yaptırmış. Olası bir depremde çocuk odası, evden raylı sistem ile ayrılarak evin diğer odalarının üstüne yıkılması önlenmiş.


2. katta, evin tam merkez noktasındaki konsolun üzerine yerleştirilen deprem uyarısı veren biblo sayesinde, deprem anında biblonun düşmesi ile çıkan ses, evin her bir odasından duyulabilmekte.



İtalyan asıllı avukat, köşkün bahçesine Roma'daki aşk çeşmesinin minyatürünü yaptırmış. Gelen misafirlerinin yüzünü köşke dönerek, çeşmeye ters durup havuza para atıp, dilek tutmalarını hatırlatıyormuş.


Bahçede ve evin bir kaç odasında günah çıkarmak için alanlar bulunuyor.

5. Gün

5. günümüzü de  bol bol yüzüp, güneşlenerek geçirdik ve tatilimizi bitirip Türkiye'ye döndük.

Biz Kıbrıs'ı da, Kıbrıslıları da çok sevdik. Hem dinlendik, hem tarihte gezintiler yaptık. Umarım 4 ayrı postta paylaştığım bilgiler, Kıbrıs'ı gezerken işinize yarar...


Kıbrıs Tatili Nasıl Geçirilir? Mağusa 2


Mağusa 

Mağusa'daki ikinci durağımız  Kapalı Maraş. Doğu Akdeniz'in en gözde tatil  bölgesi olması hayaliyle yapılmış.6,5 km uzunluğundaki plajı, yaklaşık 10.000 yatak kapasiteli lüks otelleri olan Maraş; Barış Harekatı sonrası Yeşil Hat ( tampon bölge) içinde kaldığı için 1974'den bu yana hayalet şehir olarak kalmış. Harekat öncesi dönemin ünlüleri  Elizabeth Taylor, Brigitte Bardot,  Sophia Loren gibi isimleri ağırlamış. Tampon bölge Birleşmiş Milletler tarafından  denetlendiği için, bölgeye sadece BM karargah girişi için BM askerlerinin izni bulunmakta.  Sivillerin bölgeye girişi yasak olduğu için, Maraş'ı bölge sınırları dışından görmekle yetindik.

Otobüs dışından çekebildiğim tek kare :))


Lala Mustafa Paşa Cami: Asıl Adı Aziz Nikolas Katedrali'dir. Lüzinyenler döneminde inşa edilmiş, gotik mimarinin izleri taşıyan bir yapı. Osmanlıların Kıbrıs'ı fethinden sonra katedral camiye çevrilmiş. Kıbrıs Fatihi olarak anılan Lala Mustafa Paşa'nın adı camiye verilmiş. 
Caminin avlusunda bulunan cümbez ağacı ( torpikal incir) ; boyu 3 metreye yaklaşınca gövdesi 7 ye ayrılır ve yılda 7 kez meyve verirmiş. 


Namık Kemal Müzesi: Namık Kemal'in Kıbrıs'a sürgüne gönderildiğinde esir tutulduğu mahzende yine caminin avlusu sınırlarında yer alıyor. Dönemin valisi Namık Kemal'in mahzende esir edilmesine daha fazla gönlü elvermediği için, mahzenin üst katına bir ev yaptırmış ve Namık Kemal'in bu evde gözetimi altında yaşamasını sağlamış. Namık Kemal, esaret  yıllarında  bir çok eserini o evde yazmış. Evde Namık Kemal'in eşya ve eserleri,  sergilemekte ve müze olarak gezilebilmekte.


Shakespeare'in Otello eserinin bir kısmı Kıbrıs'ta geçer. Hikayenin Faslı kahramanı Otello'nun adından yola çıkarak, kaleye Otello'nun adının verildiği söyleniyor.  Otello Kalesi de Mağusa'da yine aynı bölgede yer almakta...


Gezimiz Mağusa'nın şirin çarşısında hediyelikler alıp, duty free mantığındaki hipermarketinden alkol,  sigara, parfüm ve çikolata gibi ürünler alarak sona eriyor:))




Kıbrıs Tatili Nasıl Geçirilir? Lefkoşa- Mağusa

2.Gün- Dinlenme

Tatilimizin 2. gününü otelde geçirmeyi tercih ettik. Tüm günü  deniz, havuz, güneşlenmeye ayırdık.

Yoğun çalışma temposundan sonra ilaç gibiydi dinlenmek....

Akşam yemeğinden sonra Girne kalesini gezip, Girne merkezde bir şeyler içtik.  Bir de alışveriş yaptık:)

3.Gün - Lefkoşa- Mağusa


ETS'nin bir günlük Lefkoşa- Mağusa turu için  rezervasyonumuzu yaptırmıştık. Sabah kahvaltısından sonra başlayan program oldukça keyifli geçti. Akşam nasıl oldu anlamadım. Kıbrıs'lı kokartlı rehberimiz tatlı şivesi ve tüm sıcak kanlılığı ile bizi hem bilgiye hem gülmeye boğdu:)

Lefkoşa

Turun ilk durağı Kıbrıs'ın başkenti Lefkoşa oldu.  Şehir merkezini, cumhurbaşkanlığı köşkünü, Rauf Denktaş Müzesi'ni araç ile gezdikten sonra Barbarlık Müzesi'ne  geldik.

Barbarlık Müzesi: 1963 başlayan baskınlarda; EOKA çetesinin  Binbaşı Nihat İlhan'ın evini basmış ve ailesi ve evde bulunan komşuları kurşuna dizmiş. Nihat İlhan'ın eşi, çocukları ile evin banyosuna saklansa da küvetin içinde 3 çocuğu ile birlikte kurşuna dizilerek öldürülmüş. Yaşanan vahşetin ardından, ev  3 yıl sonra müze haline getirilmiş ve ziyarete açılmış.

Evin banyo duvarlarında anne ve çocuklarının vücutlarından kopan et ve beyin parçaları ile kanlı kıyafetleri sergilenmektedir.

evin diğer odalarında o dönemde çetelerin saldırılarında ölenlerin ve bölgenin foto

Yeşil Hat:1964 'de  Birleşmiş Milletler tarafından, Kuzey  ve Güney Kıbrısı ayıran, Yeşil Hat bölgesine doğru yola çıktık. Bölge BM tarafından korunmakta. İki ülke arasındaki sınırlar 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile netleşmiştir. Yeşil Hat tampon bölgede; kullanmayan binalar, iş yerleri ve evler bulunmakta. Bazı evlerde savaş döneminden kalma barikat ve kurşun izleri görülmekte.


Bugün, yeşil hat bölgesi BM askerleri tarafından korunmakta ve bölgede BM ait bir karargah aktif olarak kullanılmakta.



Mağusa

İlk durağımız St. Barnabas  Arkeoloji ve Ikon Müzesi oldu. Rehberimizin masalsı anlatımı ile özellikle Ikon Müzesi oldukça keyifliydi

St. Barnabas  Arkeoloji ve Ikon MüzesiSalamis'te doğmuş Yahudi bir ailenin oğlu olan, St. Barnabas, Kudüs'te eğitim gördükten sonra Kıbrıs'a döner ve Hıristiyanlığı yaymak için 45 yılında St. Paul ile çalışmaya başlar. Bu faaliyetlerden dolayı vatandaşları tarafından öldürülüp, cesedi denize atılmak üzere bir bataklığa saklanır. St. Barnabas'ın öğrencileri olayları izleyip, cesedi Salamis'in batısında bir yeraltı mağarasına gömerler ve göğsüne de St.Mathews'un yaptığı incilin kopyasını koyarlar. Cesedin yeri bilinmediğinden uzun yıllar gizli kalır. 432 yıl sonra piskopos Anthemios, mezarı rüyasında gördüğünü söyleyerek, açılmasını ister. Mezar açıldığında St. Mathews incili dolayısıyla, St. Barnabas teşhis edilmiş olur. Bu keşif sonrasında Piskopos, İstanbul'a giderek İmparator Zeno'yu bilgilendirir ve Kıbrıs kilisesinin özerkliğini kazanır. İmparator, gömütün bulunduğu yerde bir manastır inşa edilmesi için bağışta bulunur. Manastır 477'de inşa edilir. Manastır bir kilise, avlu ve avlunun üç yanında bir zamanlar papazların yaşadığı odalardan meydana gelmiştir. St. Barnabas kilisesinde çoğunluğu 18. yy'dan kalma zengin bir ikon koleksiyonu bulunmaktadır. Manastırın avlusunda bulunan bazalt değirmen Enkomi yerleşim bölgesinden, diğer sütun ve taşlar ise Salamis'ten gelmiştir. Papazların yaşamlarını sürdürdüğü odalar ise restore edilerek bir Arkeoloji müzesi haline getirilmiştir. Bölgenin en geniş müzesinde, Kıbrıs'ın Neolitik Döneminden Roma Dönemine dek geniş bir çizgideki tarihsel sürece ait çeşitli eserleri görebilmek mümkün.


Arkeoloji Müzesinden...
Savaşa giden eşlerinin ardından göz yaşlarını biriktiren kadınların; göz yaşı şişeleri (aşağıdaki fotoğraf)    Ne romatik:))

Tarihte ilk biberon örneği aşağıda ortada yer alıyor. Anne göğsünden alınan süt, küçük ağızla bebeğe verilebiliyormuş.

St. Barnabas'tan sonra öğle yemeği ve 2 saat yüzme molası verip, Mağusa' nın serin sularına attık kendimizi...